Miraç yükselme
anlamına geliyor. Bildiğimiz göklere ve Onun ötesindeki semaya, arşa yükselme
demektir. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bedeniyle evinden -veya Kabe'den- alınıp
yükseklere çıkarılmasıdır.
Miraç öncesinde Hz. Peygamber
(s.a.v.) Mekke'de daralıyor
Mekke'deki en çileli günlerdir.
Müşrikler Hz. Peygamber'i (s.a.v.) iyice bunaltmışlardır. çevresini boşaltmış,
Hz. Peygamber'i (s.a.v.) yalnızlaştırmışlardır.
Peygamberliğin 10. yılında Peygamberimizin
amcası ve himayecisi olan Ebu Talip ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) vefakar ve
fedakar eşi Hz. Hatice vefat ediyorlar. Bu yıla "Hüzün yılı"
deniliyor. Peygamberimiz Mekke'deki bütün desteklerini kaybedince Taif'e gidip
İslam'ı anlatmak istiyor. Taifliler onu taşlarla karşılıyor. Hz. Peygamber
(s.a.v.) yaralı bir şekilde Mekke'ye geliyor. Ama Mekke'ye sokulmuyor. Dağlarda
geceliyor. Her taraf, tam bir ateş çemberi. İyice daralıyor. Kimsesiz ve
sahipsiz. Derken birilerinin araya girmesiyle Mekke'ye girebiliyor. Bu esnada
erkek çocukları birbiri ardınca vefat etmişler. Kalbi yaralı. Gözleri semada.
Bir çıkış kapısı arıyor. Ve bir aralık ellerini göklere kaldırıp Yüce Allah'a
sesleniyor: "Beni kime terk ediyorsun. Halden anlamayanlara mı?
İnsafsızlara mı. Ey zayıfların Rabbi. Ey biçarelerin Rabbi." Peygamber'e
(s.a.v.) bir teselli lazımdı. Rabbi O'nunla beraberdi. Zaten hiç onu terk
etmedi ki! Ama bu teselliyi göstermeliydi Rabbı. İşte bu teselli, Miraç yolculuğuydu.
Ve Cebrail Mekke'ye iniyor
İşte tam da bu esnada Hz. Cebrail
Mekke'ye iniyor. Bütün görkemiyle. Bütün ihtişamıyla. Hz. Peygamber'i Kabe'nin
oradan -veya evinden- alıp önce Kudüs'e oradan da göklere yükseltiyor. Bütün
vücuduyla. Ruh ve beden olarak. Zaten miracı mucize kılan da yolculuğun bu
olağanüstü yanıdır ya. Hem de bütün olağanüstülüğüyle.
O gece kimlerle görüştü
Hz. Peygamber (s.a.v.) Kudüs'te
peygamberlerin ruhaniyeti önünde hepsine imam olup namaz kıldırdı. Sonra
Cebrail'le beraber manevi göklere olan olağanüstü yolculuğa çıktı. 7 semayı
geçti. Buralarda sırayla; Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris,
Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim'le görüştü. Daha ileriye gittiğinde
Cebrail'i gerçek haliyle gördü.
Ey Peygamber! Yürürsem yanarım
Bir noktaya geldiler. Orası sınırdı.
Yaradılmış olanlar için son istasyondu. "Sidretül Münteha" denilen o
yerin kapısına geldiğinde Hz. Cebrail diyor ki; bu yolculuğun devamını kendi
başına yapacaksın. Bu bizim için son noktadır. Ve orada Cebrail şöyle der: Ey
Allah'ın Peygamberi "Vallahi bir parmak daha gitsem kül olurum." Hz.
Peygamber (s.a.v.) o noktayı geçer. Bir ara durup arkasına bakınır. Cebrail'in
korkudan titrediğini görür. Cebrail'in kanatlarıyla semaya tutunduğunu ve yere
kapaklandığını görür. Yüce Rabbin büyüklüğünü çok iyi bilen Cebrail, o anın
ihtişam ve büyüklüğünü böyle özetler.
Hz. Peygamber -SAV-, Sidre'de namaz
emrini alıyor
Hz. Peygamber (s.a.v.) Sidretül
Münteha'da, Necm suresinde de açıklandığı gibi büyük nimetlerle karşılanır.
Kaderi çizen kalemlerin sesini duyar. Ortalığı alıp götüren büyük bir nur'un
her tarafı sardığını belirtir. Orada -o gecede- üç müjde ve hediye alır.
Birincisi beş vakit namaz emridir. Bu emri alır. İkincisi Bakara suresinin son
iki ayeti (Amenerresul diye bilinir), üçüncüsü ise imanla ölen (Allah'a ve Hz.
Peygamber'e (s.a.v.) iman eden) mutlaka şefaat olunacağı ve cehennemde ebedi
kalmayacağı müjdesini alır.
Müslümanın en büyük ibadeti namazıdır
Elbette ki miracın en büyük hediyesi
beş vakit namazdır. En büyük hediyedir. çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.), namaz
için "gözümün nuru" diyor. "Namaz müminin nurudur"
buyuruyor. "Dinin direğidir" buyuruyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) son
nefesinde şehadet parmağını kaldırır ve üç defa "namaz, namaz, namaz"
diye seslenir. Rabbinin huzuruna giderken de namazla gitmek ister. Misvakını
eline alır ve namaza hazırlanır gibi dişlerini temizler. Namazına girer gibi
vefat eder.
Cennet ve Cehennem'i görür gibi
Cennet ve Cehennemdeki gelecek
görüntüler o gece Hz. Peygamber'e (s.a.v.) resmedilir. Cennet ve Cehennem şöyle
olacak denilir. Orada, her günahın nasıl bir cezayla karşılanacağını görür.
Orada hiç gülmeyen melekler görür. Denir ki O'na; Cehennem yaratılalı bu
melekler hiç gülmedi. O manzaraları Hz. Peygamber hayatı boyunca unutmaz.
Miraçtan yere inen Hz. Peygamber (s.a.v.)
Miraca yükselen Hz. Peygamber
(s.a.v.) sabahleyin bu olayı anlattığında Mekke'de yer yerinden oynar. öylesine
ki ispatını isterler. İşte o anda Kudüs Hz. Peygamber'in (s.a.v.) önüne
getirilir. Peygamberimiz gezindiği yerlere bakar ve anlatır. Hayatında görmediği
yerleri, satır satır tarif eder. Mekkeliler şaşkınlıktan küçük dillerini
yutarlar ve "vallahi O hepsini doğru tarif etti" derler.
Miracın verdiği mesaj
Yüce Allah bu olayla Peygamberine
yalnız olmadığını hatırlatıyor. Medine öncesi Peygamberini zorlu yolculuğa
hazırlıyor. Ve yol azığı olarak da en büyük ibadet olan namazla Peygamberini
yola çıkarıyor.
Bizlere de her gün için Miraç imkanını
miras olarak bırakıyor. çünkü namaz, müminin miracıdır. Namazın en önemli anı
da secdedir.
Secdede perdeler kalkar ve siz
Rabbinizle baş başa kalırsınız. Siz fısıldayın, siz dua edin, siz yalvarın o
sizi işitecektir. çünkü Rabbiniz size şah damarından daha yakındır!
0 comments :
Yorum Gönder