Evet, Kur’ân
“biz”e indirildi; biz “insan”lara: Kur’ân’ı eline alıp sayfalarını şöyle bir
karıştırmaya başlayanlar, hemen her sayfasındaki “ey insân!” ya da “ey nâs: ey
insanlar!” ifadesiyle irkilip kendilerine gelirler!
Evet, Kur’ân
“biz”e indirildi; biz “insan”lara: Kur’ân’ı eline alıp sayfalarını şöyle bir
karıştırmaya başlayanlar, hemen her sayfasındaki “ey insân!” ya da “ey nâs: ey
insanlar!” ifadesiyle irkilip kendilerine gelirler!
Evet, Kur’ân
“biz”e gönderildi, “biz”e seslendi; yani biz “inananlar”a, ilahî mesajın hak
olduğuna iman edenlere: Müminler, her adım başı “yâ eyyühellezîne âmenû: ey
iman edenler!” hitabıyla imanlarını tazelerler!
Evet, Kur’ân
“biz” akıl, fikir, anlayış sahiplerine ve mantığını kullananlara hitap
etmektedir. Kur’ân, biz insanlara, biz inananlara, biz akıllılara ve
düşünenlere onu gereği gibi okuyup anlayarak mesajları üzerinde düşünelim,
zihinlerimizi ve gönüllerimizi onunla arındıralım, emirlerini yerine getirip
yasaklarından kaçınalım; kısaca Allah’a hakkıyla kul olalım diye gönderildi.
Kutsal
kitaplar içinde yalnızca Kur’ân, kendisinin nasıl okunup anlaşılması lazım
geldiğine ve nasıl hayata aktarılması gerektiğine ilişkin şaşmaz ilkeler ortaya
koymaktadır. İşte biz, bu yazımızda, Kur’ân âyetlerinden hareketle tespit
edebildiğimiz Kur’ân okuma ilkelerinden bir kısmını hatırlatacağız:
1-E’uzü
Besmele ile Kur’ân okumaya başlamalı: Kur’ân okurken saptırıcı şeytanın
vesvesesinden Allah'a sığınıp “e’ûzü bi’llâhi mine’ş-şeytani’r-racîm
Bismillahirrahmanirrahim” demek gerekir: (16/98) (96/1)
2- Kitabı
gereği gibi; “tilâvetin hakkını vererek” okumak: (Bakara/121) Bize verilen
Kitab’ı, “tilâvetin hakkını vererek okumak” ise; onun her âyetinin manasını
anlayıp hükümlerini düşünerek, kalbimizde hissederek, içimize sindire sindire,
yavaş yavaş kırâat etmek ve bütün emirlerine uyup bütün yasaklarından kaçınmaya
azmetmek demektir.
3- Kur’ân’ı
peyderpey okumak: İsrâ/106’da ilâhî mesajın iyice anlaşılıp anlatılarak
gönüllere yavaş yavaş sindirilmesi için Kur’ân’ın bölüm bölüm indirildiği
belirtilir. Dolayısıyla Kur’ân, ara ara, dura dura, azar azar, bir bir uygulaya
uygulaya okunmalıdır.
4- Allah’ın
âyetlerini düşüne düşüne ve Vahyi yüreğinde hissedip duygulanarak okumak:
Kur’ân’ı, Allah’ın sonsuz gücü ve kudreti karşısında heyecan duyup tüyleri
ürpererek (39/23), cehennem azabından korkup titreyerek (59/21) ve zaman zaman
gözleri yaşararak (5/83) okumak gerekir.
5- Kur’ân’ı
kendi bütünlüğü içinde okumak: Kur’ân'ın bütününü bilmeden bir kısmını, bir
âyetini ihmal ederek diğer âyetlerini anlayamayız. Onun kendi kendini açıklayan
diğer ayetleriyle birlikte okunması gerekir.
6- Kitâb’ı
ders yaparak okumak: Kur’ân, “Tedris etmekte olduğunuz Kitâb uyarınca Rabbe
halis kullar olun"(3/79) buyurur. Rasûlüllah (s) da Kur’ân’ı cemaat/ekip
halinde ders yaparak, birlikte müzakere ederek okumayı önerir ve böyle
yapanların üzerine Allahu Teâlâ’nın “sekinet” indireceğini de müjdeler.
7- Kur’ân’ı
yaşamak için okumak: Çünkü mümin, kıyamet gününde bu Kur’ân’a uyup uymadığından
dolayı hesaba çekilecektir. (43/44)
8- Allah’ın
Kitabıyla irtibatı kesmemek: Şeytanın gayesine hizmet etmeyerek Kur’ân’ı
sürekli ve kesintisiz olarak okumalı, onu “terkedilmiş”(25/30) bırakmamalıyız.
Bilmeliyiz ki, Kitâb’dan bir süre uzak kalmak, kalplerimizin katılaşmasına
(57/16), kararıp paslanmasına ve nihayet helak olmamıza yol açar. Biz, müminler
olarak, her fırsatı değerlendirerek, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda bol bol
Kur’ân okumalıyız. Onun ebedi hakikatlerini anlamaya çalışmalı ve hayatımıza
aktarmalıyız. Bilmeliyiz ki “gerçek kurtuluş”a ermenin şaşmaz ölçüleri
Kur’ân’da ve “Yaşayan Kur’ân” olan Hz. Rasûl (s)’ün nezîh sünnetindedir.
Unutmayalım ki biz Kıyamet Gününde Kur’ân’a uyup uymadığımızdan dolayı hesaba
çekileceğiz.
0 comments :
Yorum Gönder