22 Mart 2015 Pazar

İslam davası ve müslümanların birliği.

Her müslüman, “İslam kimliği” altında vazifelerinin ve amaçlarının neler olduğundan, “İslam davasından haberdar olmalı. Kısaca arzedeyim:
“Tevhidin egemenliğini sağlamak... “Tevhid Davasını dünyaya duyurmak, herkese ulaştırmak, “İslam inancına isyan edenleri, kayıtsız kalanları Tevhid otoritesine boyun eğdirmek...
İslamı hayata hakim kılmak... İnsanlara İslamı “eksiksiz-fazlasız, dosdoğru” öğretmek... Düşüncesiyle, inancıyla, ahlâkıyla, şuuruyla, hareketiyle ve tasarruflarıyla “İslamı yaşayan bireyler” yetiştirmek... Müslümanları “İslamı tatbik” etmeye, “yaşamaya sevketmek... “İslami aileler” kurmak. Bunun için kadın-erkek, genç-ihtiyar, yetişkin-çocuk herkese önem vermek... “İslami esaslar”dan ayrılmayan “müslüman bir toplum” oluşturmak. Bunun için “İslamın her eve girmesine, “her yere ulaşmasına çalışmak...
Bir yandan insanı “Allah’a bağlamak”, insanın yüce özelliklerini ortaya koymak, onu “kötü ve aşağılık hislerinin kirlerinden temizlemek; bir yandan da “insanın yaratılış gayesine ters düşen her şeyden onu uzaklaştırmak...
Sağlam temeller üzerine “faziletli bir toplum” yetiştirmek... “Seçkin fertlerden “seçkin cemaatler” meydana getirmek... Seçkin cemaatlerden“faziletli bir ümmet” oluşturmak. “Kardeşlik bağlarını güçlendirmek.
İnsanları, toplumları İslam yoluna sevkeden “İslami bir nizam, rejim, sistem” kurmak...  “İslam kanunlarının uygulandığı, “İslami iktidarın kurulduğu, “Hilâfetin yeniden tesis edildiği bir dünya kurmak... Küçük küçük devletçiklere ayrılan İslam ülkesinin her parçasını tek bir “Hilafet devleti çatısı” altında bir araya getirmek... “İslam toplumunu ve “İslam devletini kurmak...
Üzerinde “Tevhid” inancını taşıyan tek bir müslümanın dahi yaşadığı her yeri “vatana dönüştürmek... “İslam bayrağını, ezan seslerini duymuş,“İslam şerefine ermiş memleketlerde dalgalandırmak...
Madem esas dava bu; o halde müslümanlar olarak, İslam davasını sürdürebilmek için olmamız gereken hal, “vahdet.” Yani müslümanların birlik ve beraberliği. İslam’ın egemenliği için Ümmet’in birliği olmazsa olmaz bir şart. Halkı müslüman olan ülkelerde egemen “tağuti rejimler yönetimlerin müslümanlar üzerindeki sosyal, kültürel, siyasi, idari, iktisadi, hukuki, adli, tedrisi, itikadi, ibadi vb. baskılarını ve zulümlerini kırıp “özgürlüğe kavuşmanın öncelikli yolu bu. “Vahyi imha, batılı ihya” üzerine kurulu “ideolojik zulüm sistemlerinin İslam adına ne varsa baskılayıp hayatın dışına atmasına, sadece bu sayede direnç gösterebiliriz.
Ancak maalesef “müslüman toplum”, inandığı İslamın nasıl olduğunu da bilmiyor. İslam’ı ne şekilde ve hangi esaslara uygun olarak yaşayacağını da... Bu yüzden İslam toplumları İslam ile, vahiy ile, Kur’an ile ve Rasulullah’ın örnekliğine uygun olarak değil; bâtıl ile, küfür ile, tağuti yasalarla ve “ideolojik İslam karşıtı önderlerin örnekliğinde idare olunuyor ve böyle bir hayatı yaşıyor.
Bu durumda tüm müslümanlar, “Allah’ın insanlık için hayat nizamı olarak tayin buyurduğu İslamın hayata egemen olması için mücadele etmek zorunda. Çünkü insanlığı içine düştüğü “zilletten, “adaletsizlikten, “zulümden, “sömürü çarkının dişlilerinden... kurtaracak, refah ve mutluluğa ulaştıracak, sulh ve selameti sağlayacak tek din, tek nizamdır İslam.
İslam’ın dünyaya nizamı olması, bütün insanlığın fert, aile, toplum ve devlet hayatını düzenlemesi için, “müslümanların birlik beraberlik içinde olmaları” şart. İnsanlığın tek ve ortaksız dini, “hayat nizamı” sadece ve sadece İslam ve “yaşam kitabı”, “hayatın anayasası” sadace Kur’an olduğundan, bununla yükümlü müslümanların, güçlerini bir araya getirip kenetlenmeleri lazım.
Bugün dünyaya İslam değil “isyan” egemense, bunun sebebi, öyle sanıldığı gibi kâfirlerin, İslam düşmanlarının güçlü oluşu değil, müslümanların parçalanmışlığıdır. O yüzden “İslam’ın egemenliği için Ümmetin birliği şarttır.” Zira farklı meşrepler gruplar çatısı altında “ayrı” olununca, “müslümanlar arası dayanışma” mümkün olmuyor. Haliyle, bütün müslümanların “kardeş” olduğu, “tek bir millet olan küfür”karşısında “yekvücut bir ümmet” olarak mücadeleye durmak gerektiği hakikati idrak edilemiyor.
Müslümanlar ayrı-gayrı, paramparça olunca İslam davası “ilahi murada uygun olarak sürdürülemiyor; “hedefinden de, “yolundan da,“istikametinden de sapıyor. Böylece, “tağuti zorbaların zalim iktidarlarına son verilerek “İslam Şeriatı” hayata hakim kılınamıyor.
Müslümanların vazifesi ve yaratılış amacı Allah’a kulluk... Kulluğun şartı hayatı İslama göre yaşamak... Hayatı İslama göre yaşamanın şartı, İslamın ilavesiz-eksiksiz, bütün kurallarıyla-kurumlarıyla, tam olarak egemenliği... İslamın egemenliğinin şartı ise, müslümanların, “Ümmet birliği vahdetini sağlamaları...
Bugün “tefrika parçalanmışlık” öyle derin yaralar açmakta ve müslümanları birbirine öyle düşürmekte ki, “küfür cephesiyle uğraşması gereken müslümanlar birbirleriyle uğraşıyorlar. Hatta birbirlerine karşı “ortak düşmanla, İslama göre “dost ve yardımcı” edinilmemesi gerekenlerle işbirliğine gidecek kadar da ölçüyü şaşırıyorlar.
Hal böyle olunca “Ümmetin  birliği” sağlanamıyor ve tefrika, “İslam’ı hayata hakim kılma mücadelesine en büyük zararı veriyor. Kendi davamızı kendi ellerimizle boğuyoruz! Çünkü “safımızı da, “yolumuzu da terketmiş bulunuyoruz!..
Şimdi ilk yapmamız gereken, “vahdeti sağlamaktır.

Related Posts:

  • Gayb Erleri ..! İnanın veya inanmayın, 5 duyu ile algılayamadığın nice vakalara şahitlik ettin ya da okudun. İşte bu yazıda bu vakalara vesile olanları tanıyacaksı… Read More
  • Fena fillah Beka billah Makamları. Tevhid Mertebeleri ikidir; 1- Fenafillah Mertebeleri 2- Bekabillah Mertebeleri Fenafillah Mertebeleri üç makamdır. 1- Tevhidi Ef al 2- Tevhidi S… Read More
  • Hacı Bektaşı veli. Hacı Bektaş Veli, Ahmed Yesevi'nin halifesi Lokman Perende'nin bizzat talebesidir. Kendisi mükemmel bir dinî-millî kültür formasyonu almıştır. B… Read More
  • Abdul kadir Geylani (k.s) den Güzel sözler. Herşeyde O’nun isimlerinden bir isim mevcuttur, herşeyin ismi O’nun ismindendir. Kazayı engelleyen dua, yine kazayı önlemesi mukadder olan duad… Read More
  • Tasavvufta Cezbe hali. Bildiğiniz üzere “cezbe”; kelime olarak sürüklemek, kendisine çekmek, celbetmek manalarınadır. Sâlikin beşerî vasıflarından tecridi ile ilâhî ahlâ… Read More

0 comments :