4 Mayıs 2020 Pazartesi

Şeriat Nedir ?



Şeriat Öcü mü?
Yıllarca şeriat öcü olarak gösterildi. Kim veya kimler tarafından? Elbette şeriatçılar veya şeriatı isteyenler tarafından değil. Şeriatı istemeyenler tarafından… Onların İsimleri, cisimleri farklı olsa da, hedefleri birdi: İslam, şeriat düşmanlığı… Yapılan her uygulamada şeriat düşmanlığı açıkça ortaya kondu. Daru’n-Nedvelerde uydurmaca alınan kararlar, şeriatın kaldırılmasına yönelikken, ilkokuldan üniversiteye tüm okullarda da şeriat kötülendi, filmlerle şeriat ve şeriatçılar ve de İslam alametleri sürekli aşağılandı, askerler her fırsatta şeriata düşman olduklarını açıklama krizine girdiler. Yıllarca ve yıllarca ağzı olan konuştu ve şeriat en kötü şey olarak gösterildi. Kimin başına kötü bir şeye gelse, şeriata bağlayacak kadar ileri gidildi. Hatta bu söylem olarak ta kullanıldı. Sözde kalkınmanın önünde engeldi, şeriat! İlerlemek ve çağdaş milletleri yakalamak için Batılılar gibi olmak gerekti! Ancak bu nasıl olacaktı? Onlar kalkınmak için nasıl ki dine sırt çevirmişlerdi. Öyleyse onlar gibi olmak için dine sırt çevrilmeliydi. Ve öylede oldu; onların necis yolu öyle bir takip edildi ki, onlar bir kertenkele deliğine girseler ardından girecek kadar…  Ya neticesi… Neticesinde dinden habersiz, dini değerlere hazımsız bir nesil yetişti, yetiştirildi. Bu bilinçli mi yapıldı? Elbette gayet bilinçli, gayet programlı, bile isteye, güle oynaya… Gelelim günümüze… Onca uğraştan, onca plan-programdan, onca harcanan paradan sonra gelinen nokta kimleri memnun etmekte, kimleri ise üzmekte? Elbette Müslümanlar, bu durumdan memnun olamazlar. Ve kötülüğe engel olmak isteyen her Müslüman, her fırsatta yanlışları dile getirip, doğrulara katkıda bulunmalılar. Ey insanlar! Bilin ki! Şeriat İslam’dır.

Şeriat Ne Kadar Biliniyor?
Geçenlerde gözüm sokakta yapılan bir röportaja takıldı ve ibret olarak izledim. (Aslında tahmin ettiğim şeylerdi ve yakinen de gördüm.) Konu şeriattı. İnsanlara; ‘‘şeriat ister misin?’’ diye soruluyordu. İsteyenler de vardı elbette; ancak bir o kadarı, hatta daha da fazlası istemediğini söylüyordu. Kiminin konuşurken harareti yükseliyor; ‘‘neden isteyeyim?’’ ‘‘kesinlikle hayır!’ gibisinden sözler söyleyebiliyordu. Sorulduğunda ‘Müslüman!’ hakikatte ise ‘şeriata düşman!’ insancıkları sonuna kadar seyrettim. Şeriat düşmanı bir kişi nasıl Müslüman olabilirdi ki? Ama mevcuttu işte. Rahatlıkla kendilerini ifade edebiliyor, şeriatı istemediklerini, ona karşı olduklarını söyleyebiliyorlardı. Acaba şeriatın ne olduğunu biliyorlar mıydı? Birçoğu şeriatın ne demek olduğunu bilmeden, senelerdir işlenen kara propagandanın etkisiyle konuşuyor da olabilirdi. Bazıları da gayet net olarak şeriatın ne manaya geldiğini biliyor, bilinçli olarak onu istemiyorlardı. Yine içlerinden bazısı ise daha da anormal bir ifadeyle; ‘‘şeriat Allah’ın kanunları, ama ben yine de istemem!’’ diyebiliyordu. Böyle iyi! Böyle özgür! Böyle çağdaş! Böyle modern! Böyle sarhoş! Böyle berduş! Böyle açık! Böyle kaçık! Böyle ve böyle…
İşte böyle olanlar… Şeriat Allah’ın hükümleri dedikten sonra bile rahatlıkla ben Allah’ın hükümlerini istemem diyenler… Hemen ardından da (dalga geçer gibi); ‘‘çok şükür hepimiz Müslümanız!’’ söyleminin arkasına saklananlar… Adı Müslüman olup, Yahudilikten, Hristiyanlıktan, Budistlikten ve nefsini ilah edinenlerin öğretilerinden birçok şey inancında ve yaşantısında olanlar… Ve kelime-i şehadet getirdiler mi, şartlarını bilmeden ve yerine getirmeden Müslüman(!) olanlar… Olur mu? Burada oluyor!
Daha da garibi onlara karşı son derece müsamahakâr olup, (onların halini söyleyen) gerçek Müslümanlara karşı hazımsız, sert ve kaba davrananların varlığı. Evet, birileri süslümanlara karşı gayet nazik, son derece merhametli ancak gerçek Müslümanlara karşı kaba, sert ve haşin davranmaktan zevk almakta. ‘Böyle Müslüman olunmaz’ diyenler haksız, aşırıcı… Ama süslümanlar ve onlara kol kanat gerenler haklı, onlar hümanist… Şöyle diyorlar: ‘‘A, olur mu canım, onlarında kalbi var! Kalplerini kırmayalım! Hem bak şeriata sövseler de, içki içseler de, zina etseler de, faizsiz bir ekonomi düşünemeseler de, hayatlarında her türlü küfür ve haram olsa da, değil mi ki onlar kendilerine Müslüman(!) diyorlar. Her neye inanırlarsa inansınlar. Her nasıl yaşarlarsa yaşasınlar. Onlara nasıl kâfir deriz yahu? Sonuçta onlar kendilerine Müslüman’ım diyorlar.’’ Aman ya Rabbi! Bu günkü bu bozulmada (mürcie zihniyetli) hocaların rolü çok büyüktür. Bu sözde hocalar, İslam’a ve Müslümanlara en büyük zararı veren insanlar arasındadır. Allah’ım, dinini geçim ve seçime malzeme edenleri, oyun ve eğlence edinenleri bilmektesin. Sen ne güzel vekilsin.
İslam bir tane, günümüzde ki İslam algıları ise bin tane… Böyle olunca da herkes kendi algısına göre Müslüman! Öyle midir? Hayır! Bu gün bu insanların çoğunun Müslüman olmadığı sabittir. Neye göre mi? Kuran, Sünnet ve Rabbani ulemanın fetvalarına göre… Ey insanlar! Dininizi araştırın. Bakalım İslam, sizin inanıp yaşadıklarınız mıymış görün!
Şeriatın Tanımı:
Arapça şe-re-a  fiil kökünden türeyen şeriat kelimesi, (الشريعة) lügatte; ” insanı su içilecek bir kaynağa, bir nehre ulaştıran yol, mezhep, metod, adet” gibi anlamlara gelir. Istılahta ise; ‘‘ilahi olan emirler ve yasakların bütünü, ilahi kanun, İslam Hukuku, Müslümanlık Yasası’’ manalarına gelmektedir.
Şeriat, ilahi emirler ve yasaklar, ayet, hadis, ümmetin icmasının esas olduğu ilahi kanun, ilahi yasa…
Şeriat, Allah’ın kullarına göndermiş olduğu dünyevi hükümlerin bütünü. Öyle bütün ki, hem ahkâm-ı asliye olan inanç esaslarını, hem de ahkâmı feriye olan ibâdât, ahlak ve muamelatı kendinde toplayan nizam-ı ilahi.
Müslüman Şeriatçı Olmalı Mıdır?
Her Müslüman şeriatçı olmak zorundadır. ‘‘Şeriatçı değilim, şeriata karşıyım!’’ demek; ‘‘İslam’ı kabul etmiyorum! İslam’a karşıyım!’’ demektir. Bir insan, inandım dediği dini ‘kabul etmiyorum, ona karşıyım!’ derse o dinden nasıl olabilir? Bundan dolayıdır ki Müslüman, kayıtsız ve şartsız, mutlak surette şeriatçı olmak zorundadır. İslam kanunlarını hayatın her alanında istemeli ve de yaşamalıdır.  
Şeriatı Kim Belirler?
Şeriat belirleyene, şeriat koyana “şâri” denir ki, Müslümanlar tek şâri olarak Allah’u Teâlâ’yı kabul etmek zorundadırlar. Allah’ın katındaki tek geçerli din olan İslam’ın hükümleri yani şeriat, insanlar tarafından iptal edilemez. Beşer kendini şâri yerinde görüp, kendine yeni hukuklar belirleyemezler. Nefislerinden ve hevalarından kendilerine hak şeriatın dışında batıl şeriatlar edinemezler. Hak şeriatı kabul eden Müslüman, batıl şeriatları ve onları ortaya koyup, uygulayanları kabul edemez. Onları red eder.
Şeriatçı Bir Kişi Demokrat Veya Laik Olabilir Mi?
Demokrasi ve laiklikte şâri insandır. Demokrasiyi ve laikliği kabul eden, şeriat belirleyen olarak Allah ile birlikte insanı da kabul etmektedir. Bu durumda da birden fazla ilah kabul edilmekte ve bu sahte ilahlara itaat edilmektedir. Böyleleri yani demokrat ve laik olanlar velev ki Allah’a inansalar, hatta dilleriyle şeriatçı olduklarını da söyleseler bile (bu halleriyle) Müslüman olamazlar. Hem Müslüman hem demokrat, hem Müslüman hem laik olunmaz. Müslüman, Allah’a şirk/eş koşulmasını ve koşanları kabul etmez. Ederse Müslüman olamaz ve Müslüman kalamaz.
Şeriatın Tamamı Uygulanmalı Mıdır?
Allah’ın dini olan şeriata iman eden bir toplumda şeriatın tamamı uygulanmalıdır. Eğer tamamı uygulanmazsa, uygulanmayan yerlerde yine beşer/insan şârilik yapmaya çalışacaktır. Müslüman, Kur’an’ın tamamına iman etmeli ve Kur’an hükümlerinin tamamının hayata hâkim olmasını istemelidir. Yoksa sonu azaptır.
‘‘Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp da bir kısmını da inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanın cezası dünyada rezilliğe düşmekten başka ne olabilir? Böyleleri kıyamet gününde ise en şiddetli azaba uğrayacaklardır. Allah sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir.’’ (Bakara: 2/85)
Şeriat Nerede Uygulanır?
Allah’ın kanunları olan şeriat, hayatın bütününü kapsar. Allah, hayatın her alanında söz sahibidir. Bireyde de, toplumda da, devlette de şeriat uygulanır ve uygulanmalıdır. Allah’ın şeriatı camiye hapsedilemez; o okula da, mahkemeye de, bankaya da, meclise de, orduya da, sokağa da, eve de karışır. Karışamaz demek ‘Allah karışamaz!’ demektir. Böyle diyenler Müslümanlar olamazlar ve Müslüman kalamazlar.
İslam Şeriatı Diğer Şeriatlarla Uzlaşabilir Mi?
”İslam’da demokrasi vardır!” ”İslam demokrasiye karşı değildir!” Ve benzeri sözler, cahilce ve haince söylenen, cahillerin ve hainlerin sözleridir. İslam, demokrasiyi ve beşeri sistemleri red eder. İslam Şeriatının beşeri şeriatlardan demokrasiyle ya da her hangi bir şeytani izmle uyuşması, uzlaşması söz konusu değildir. İslam Şeriatı, bütün bozuk düzenleri, batıl şeriatları ortadan kaldırmak için gelmiştir.
‘‘Fitne (şirk) kalmayıp din yalnızca Allah’ın dini (şeriatı) kalana kadar onlarla (tüm kâfirlerle) savaşın. Eğer (şirkten) vaz geçerlerse şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.’’ (Enfal: 8/39) (bkz. 2/193) 

Demokrasi İle Şeriat Gelir Mi?
Şeriattan bahsedip, şeriat için yola çıkanların, ‘demokrasi amaç değil araç’ diyenlerin hepsi bir bir demokrat olup çıkmışlardır. Şerle hayra gidilemediği gibi, demokrasi ile de hayra varılamaz. Demokrasi necasetine bulanıp ta temiz kalınamaz. İyi niyet kötü ameli meşru kılmaz. Niyet meşru olduğu gibi, niyete ulaştıracak vasıtalar da meşru olmalıdır. Her türlü şirk ve haram işleyerek din hâkim kılınamaz. Din nasıl ki Allah’tandır ve O, dininin nasıl hâkim olacağını da peygamberleri vasıtasıyla bizlere göstermiştir. Allah’ın Rasulü, Mekke kâfirlerinin Daru’n-Nedvelerinden beri olmuş ve Müslümanları oradan uzaklaştırmıştır. Kâfirlere dini hâkim kılmak için en ufak bir taviz vermemiş, asla onlarla uzlaşmamıştır. Ve dahi demokrasiyle şeriatın geldiğinin bir tane örneği yoktur ve de olamaz. Yavaş yavaş şeriatın gelmesini savunanlar, hızlı hızlı küfre girmiş ve her türlü haramı işlemişlerdir.
Şeriat Zamanımızda Geçerli Midir?
Allah’ın son peygamberi Muhammed aleyhisselâm ile Allah’u Teâlâ kıyamete kadar gelecek insanlara Muhammedi Şeriatı yollamıştır. Muhammedi Şeriat diğer şeriatları nesh etmiş olup, bugün ve yarın insanların uyması ve uygulaması gereken Muhammedi Şeriattır. Kim çıkıp; ‘‘ama bu zamanda bu hükümler olmaz!’’ diyorsa, dinden anlamayan bir cahildir ki, bu cehaletle iman söylemi bir arada bulunmaz.
Sonuç Olarak:
1) Şeriat, öcü değildir. Şeriat, İslam’ın hukukudur, dinin kendisidir.
2) Şeriatı koyan ve kullarını ondan sorumlu tutan Allah’tır.
3) Şeriatın ne olduğu öğrenilmeli, cahil kalınmamalıdır.
4) Şeriata düşman olmak, İslam’a düşman olmaktır. İslam’a düşman olarak Müslüman olunmaz ve Müslüman kalınmaz.
5) Müslüman, şeriatçı olmak zorundadır. Aksi söz konusu olamaz.
6) Şeriat belirleme yetkisi Şari olarak Allah’a aittir. Beşerin böyle bir hakkı ve yetkisi yoktur.
7) Şeriatçı bir Müslüman, demokrasiyi ve laikliği red eder. Asla demokrat ve laik olamaz.
8) İslam Şeriatı, semavi şeriatları nesh ve beşeri şeriatları da red eder.
9) İslam Şeriatı her yerde uygulanmalı ve bir Müslüman, şeriatın tamamının uygulanmasını (her zaman ve her yerde) istemelidir.
10) Şeriat sisteminin gelmesi istenmeli ancak demokrasi yolu ile gelmeyeceği de bilinmelidir. Şirk sistemi ve küfür yolu olan demokrasiden uzak durulmalıdır.
11) Şeriatın hükümleri kıyamete dek bakidir. Kimsenin onları iptal etme salahiyeti yoktur. Müslümanlar, iktidara geldiklerinde uygulayacakları şeriat hükümleridir.
‘‘Rabbimiz, ‘inandık’ dediğimiz dinimizi doğru öğrenmeyi ve Senin razı olduğun şekilde yaşamayı bizlere (kavmimize ve tüm dünya Müslümanlarına)  nasip eyle! Allahûmme âmin.’’

0 comments :