15 Mart 2016 Salı

Ana Baba hakkı


Allahü Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurur:
- Rabbın "kendisinden başkasına ibadet etmeyin, ana-babaya iyi muamele edin" diye hükmetdi. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererse, sakın onlara "öf" bile deme. Onları azarlama, onlara çok yumuşak ve tatlı söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadım indir. Ve "Ya Rabbi, onlar beni çocukken nasıl bakıb büyütdülerse, sen de kendilerine öylece merhamet eyle!"
Ebeveyne karşı yapılması lazım gelen hürmet, itaat ve hizmete dair.
Allah Teala ve Tekaddes hazretleri buyuruyor:
- "Biz insanların ana ve babalarına iyilik etmelerini vasiyet ettik" (Rad Süresi (13), 21)
- "Allah'a ibadet edin ve ona hiç bir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara yakın komşuya, yabancı komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, ve maliki bulunduğunuz kimselere iyilik ediniz." (Nisa Süresi (4)1)
- "Biz ana ve babasına iyilik etmeği insana tavsiye etdik. Hususiyle anasını tavsiye ederiz ki, o kat kat zaafa düşerek ona gebe kalmış, emzirmesi de iki sene sürmüşdür. Binaenaleyh, Bana, ana ve babana şükret." (Lokman Süresi (31). 14)
Abdullah b. Mes'ud radıyallahu anh der ki:- Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme:
"Allah'ın katında en sevgili amel hangisidir?" deye sordum. Buyurdular ki:
- Vaktinde eda. olunan namaz.
- Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir?
- Anaya, babaya iyilik etmektir, buyurdular.
- Sonra hangisidir? dedim.
- Allah yolunda cihadda, buyurdular.
Allahü Teâlâ ve Tekaddes hazretleri buyurur:
- Rabbın "kendisinden başkasına ibadet ererse, sakın onlara "öf bile deme. Onları azarlama, onlara çok yumuşak ve tatlı söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadım indir. Ve "Ya Rabbi, onlar beni çocukken nasıl bakıp büyüttülerse, sen de kendilerine öylece merhamet eyle!" de. (İsra suresi, (17) 23-24)
Musa aleyhisselam bir defasında şöyle dedi:
- Ya Rabbi, bana öğüt verir.
Allah Teala ve Tekaddes hazretleri buyurdu:
- Rabbının hukukuna riayet et.
Musa aleyhisselam tekrar etti:
Allah Teala ve Tekaddes hazretleri buyurdu:
- Ananın hakkını gözet.
Musa aleyhisselam tekrar sordu:
Allahü Teala ve Tekaddes hazretleri tekrar buyurdu:
- Ananın hakkını gözet.
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşdur ki:
- "Kim anne ve babasının rızalarını alarak sabahlarsa cennette ona iki kapı açılır. Aynı şekilde akşamlarsa yine kendisine Cennette iki kapı açılır. Anne ve babasından yalnız birisi hayatta olur da onun gönlünü hoş ederse, kendisine cennete giden bir kapı açılır.
Ashab-ı kiramdan bir zat:
- Zulmederlerse de mi? diye sordu. Bunun üzerine Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem üç defa:
- Zulmetseler de, buyurdu ve devamla:
- "Anne ve babasını küstürmüş olduğu halde sabahlayan kimseye iki kapı açılır. Bunlardan bir tanesi hayatta olur da, onun rızasını almaz ve onu küstürürse kendisine cehenneme giden bir kapı açılır, zulmederlerse de zulüm ederse de, zulüm ederlerse de" buyurdular. (Beyhaki, Şua-bü'1-iman)
- Cennetin güzel kokuşu, beş yüz yıllık mesafeden alınır. Fakat anne ve babasına isyan edenlerle, akrabaları ile münasebeti kesenler, bu kokuyu alamaz. (Taberanî, Sağirinde)
Gene buyurdular (Ebu Hureyre radıyallahu anh'den)
- Ana ve babaların ihtiyarlık zamanlarında bunlardan birine veya her ikisine yetişip de (bunlara layık oldukları hürmette bulunmadıklarından dolayı) cennete giremeyen kimsenin burnu yerlerde surunsun, deye üç kere tekrarlamıştır. Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
- Evladın anaya, babaya asi olması halinde eğer onlara lanet ederlerse, bu lanet evladı kendilerinden koparır. Kim ki ebeveynim razı ederse. Yaratanım razı etmiş olur. Kim ki ebeveynini üzerse Yaratanım öfkelendirmiş olur. Kim ki anasına, babasına yetişir de onlara bakmaz, iyilik etmez ve kendisinden razı eyleyemezse, Allah korusun cehenneme girer.
Bir adam Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve selleme:
- Ya Resülallah halk içinde iyi muamele yapmama en ziyade layık olan kimdir? deye sordu.
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- Anandır, buyurdu. İki defa daha sorduğunda aynı cevabı tekrar etdi.
- Sonra kim gelir? deye sordu
- Baban, buyurdu. (Hadis-i Buhari ve Müslim)
Gene buyurdular:
- "Sadaka veren kimse, sadakasını neden Müslüman olan anne ve babasının ruhu için vermez? Halbuki böyle yapsa, verdiği sadakanın sevabı onların ruhuna gideceği gibi, onlardan bir şey eksilmemek şartıyla, onların sevabı gibi, bir sevap da kendisine yazılır." (Taberani, Evsat'da)
Malik b Rebia radıyallahu anh şöyle demiştir:
- Resulü ekremin huzurunda bulunuyorduk. Beni Seleme'den bir kişi gelerek. Resulü Ekrem efendimize:
- Anne ve babam öldükten sonra, onlar için yapabileceğim bir iyilik daha var mıdır? deye sordu.
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- Evet onlar için dua ve istiğfar etmek, verdikleri sözü yerine getirmek, dostlarına ikram etmek yakınlığı onlar vasıtasıyla olan kimseleri ziyaret etmek, ikramda bulunmaktır, buyurdu. (Ebu Davud, İbni Mace, İbn Hibban)
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin huzuruna bir adam geldi ve:
- Ya Resûlallah, anam iyice ihtiyarladı. Ben onu kendi ellerimle yediriyor, içiriyor, sırtımda taşıyorum. Hasılı her türlü ihtiyacım karşılıyorum. Mükafata hak kazandım mı? dedi.
Resulü ekrem sallallahu aleyhi ve sellem cevaben:
- "Hayır, bu senin yapdıkların, ananın senin üzerindeki haklarının yüzde birine bile karşılık değildir. Fakat sen iyilik ediyorsun. Allah sana, bu az iyilik karşılığında çok sevab verir, buyurdular. (Tenbihu'l-Gafilîn'den)
Yemen'den bir kişi Resulü Ekrem efendimize gelerek:
- Ya Resülallah! Cihad etmek istiyorum, dedi. Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- Yemen'de annen, baban var mı? diye sordu. Adam:
- Evet var. Ya Resülallah! dedi.
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi vesellem:
Sana izin verdiler mi? deye sordu. Adam:
Hayır vermediler Ya Rasülallah! dedi. Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- Anne-babana don de izin iste. Müsaade ederlerse cihad et. Etmezlerse gücün yettiği kadar onların hizmetine devam et. Çünkü imandan sonra seni Allah'a ulaşdıracak amellerin en hayırlısı odur. (Ahmed ve îbn Hibban'dan)
- Anaya-babaya hizmet, itaat ve ihsan sebebiyle Cenab-ı Allah insanın ömrünü müzdad buyurur, yani vücuduna sıhhat, kalbine genişlik ihsan eder de enfas-ı madüdesini az bir zamanda ikmal eylemez. (Camiu's-sağîr)
- Cennete duhul, valideyne tevazu, itaat ve istihsal-i rızaları için haki payelerine kapanmakla olur. (Camiu's-sağir)
- Allah'ın rızası ebeveynin rızasında, gazabı da gazaplarındadır. (Camiu's-sağir)
- Anaya, babaya muhabbetle bakmak evlat için ibadet makamındadır. (Menavi)lallahu aleyhi ve sellem efendimize bildirdi:
- Ya Resülallah, kocam çok hasta, ölüm halinde. dedi.
Resulü ekrem, vaziyeti öğrenmek için Bilal Habeşî, Ali, Selman ve Ammar radıyallahu anhüm hazeratını, Alkame'nin evine gönderdi. Gitdiler, Alkame ağır hasta idi. "La ilahe illallah, Muhammedün Resülullah" demesini söylediler. Bir türlü söyleyemedi. Üzüldüler. Vaziyeti bildirmesi için Bilal radıyallahu anhı Resulü Ekrem efendimize gönderdiler, o vaziyet etraflıca anlattı. Bu malumat üzerine Resulü Ekrem efendimiz ana ve babasının hayatta olup, olmadıklarım sordu. Babasının öldüğünü, ihtiyar anasının hayatta olduğunu öğrendiler.
Resulü Ekrem efendimiz, ihtiyar kadına oğlu ile vaziyetinin nasıl olduğunu sorduklarında, ihtiyar kadın:
- O hep karışım dinliyor, hep beni tersliyor, hiç bir dileğimi yerine getirmiyor, cevabım verdi. Resulü Ekrem, Bilal-i Habeşî'ye:
- Git bir yığın odun topla, onu ateşle yakayım, buyurdu.
Bu sözleri duyan Alkame'nin annesi:
- Ya Resülallah. O benim oğlum ve gönlümün meyvesidir. Onu benim gözlerimin önünde yakacak mısın? Buna yüreğim nasıl dayanır, dedi.
Resulü Ekrem efendimiz şöyle buyurdu:
- Ey Alkame'nin annesi, Allah'ın azabı daha şiddetli ve daha devamlıdır. Sen içinden Allah'ın onu mağfiret etmesini diliyorsun. O halde ona kırgın olmadığım açıkla. Hakkını helal et. Varlığım kudret elinde olan Allah'a yeminle söylerim ki, sen ona kırgın oldukça, onun ne namazı, ne orucu ne de diğer iyilikleri kendisine fayda vermez.
Alkame'nin annesi ellerin! göğe kaldırdı ve:
- Ya Resülallah! Allah'ı, seni ve burada bulunanları şahit tutuyorum ki, ben Alkame'den razıyım, ona haklarını helal ettim, dedi. Gafletten Kurtuluştan
Devr-i saadette Alkame isminde gayet çalışkan ve sahavetli bir genç vardı. Hastalandı ve rahatsızlığı şiddetlendi. Karışı vaziyeti Resulü ekrem sadaka veren kimse, sadakasını neden Müslüman olan anne ve babasının ruhu için vermez? Halbuki böyle yapsa, verdiği sadakanın sevabı onların ruhuna gideceği gibi, onlardan bir şey eksilmemek şartıyla, onların sevabı gibi, bir sevab da kendisine yazılır.
Resulü Ekrem efendimiz:
- Ya Bilal! Git bak. Alkame "la ilahe illallah" diyebiliyor mu?
Bilal hemen gitti. Alkame'nin evine vardı. Daha kapıdan girerken onun,
"La ilahe illallah, Muhammedün Rasülullah"demekte olduğunu işitti. Aynı gün Alkame vefat etti. Yıkandı, kefenlendi.
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem namazım kıldırdı. Ve defnedildi. Definden sonra Fahr-i kainat efendimiz kabrin basında durarak halka şunları söyledi:
- Ey muhacirler! Ey Ensar! Kim karışım annesinden daha üstün tutarsa Allah'ın laneti onun üzerinedir. Onun diğer ibadet ve iyiliklerinin de kendisine bir faidesi yoktur, kabul olunmaz.
Hazreti Ali kerremallahü veçhe buyurur:
- "Anaya, babaya iyi davranmak, salih amellerin hepsinden üstündür."
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
- "Herhangi bir şahıs, anne ve babasının yüzüne şefkatle bakar ise, Allahü Teala o kimse için, makbul olan bir hac sevabı kadar sevab yazar.
- Ana-babasına asî olana "İstediğin ibadeti yap sana mağfiret etmem" denir. Sadık olana da "Bildiğim yap. seni mağfiret edeceğim" denir. (Ramuz el-Ehadis)
Gene buyurdular: (Zeyd bin Erkam radıyallahu anh'den)
- Bir kimse, anne ve babası namına hac ederse, bu hac hem kendisi, hem de ana ve babası için kabul edilir ve ayrıca ana ve babasının ruhu, semada müjdelenir. (Ramuz el-Ehadis)
Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:
- Kim Kur'an okur, öğrenir ve onunla amel ederse kıyamet günü anne ve babasına nurdan (yapılmışcasına parlak) bir taç giydirilir. Onun zıyası güneş ışığı misalidir. Onun ebeveynine iki hülle giydirilir ki dünya (malı) onlarla boy ölçüşemez. Onlar ne karşılığında bunlar bize giydirildi derler. "Çocuğunuzun Kur'an ahkamım tutması sebebiyle" denilir. (et-Tergib, c.2 - 355)
- Cennetin derecelerinin adedi Kur'an ayetleri sayısıncadır. Kur'an okuyan bir kimse, cennete girdiğinde ondan üstün hiç bir kimse olmayacaktır. (Feyzu'l-kadir, c.2 - 458)
Bu konu île alakalı Abdüllatif Uyan'ın akışlı şiirini sunuyoruz:
ANNE DUASI
"Musa aleyhisselam" bir gün kendi kendine
Düşünüp şu şekilde, dua etti Rabbine.
Cennette benim komşum kim olacak ilahî
Bildir de, onu bulup, tanıyayım ben dahi
Buyurdu ki: (Ya Musa, falanca beldeye var
Çarşının girişinde, bir kasap dükkanı var.
O, dükkanın sahibi, olan zatı göresin
Cennette senin komşun, o kasaptır bilesin,
Musa aleyhisselam onu bulmak üzere,
Çıkıp memleketinden, vasıl oldu, o yere,
Hanesini öğrendi ve vurdu kapısına
Açılınca dedi ki: (Misafir geldim sana)
Kasap Musa nebiyi, hiç de tanımıyordu.
"Hoş geldiniz, deyerek, içeri aldı onu.
Baş köşeye oturtup, eyledi, izzet ikram
Sonra izin isteyip, işine etti devam.
Musa aleyhisselam, bu kasabın halini,
Öğrenmek maksadıyla, takip etti kendini.
Gördü ki bir çömlekde, et pişirdi ocakta,
Sonra da lokma lokma, ayırt' bir çanakta.
Sonra gördü, duvarda bir zembil var,
Büyükçe îndirdi kasab onu gayetle dikkatlice.
Musa nebi gördü ki, içinde bir kadın var
Çok da yaşlı, pîri fani, takatsiz bir ihtiyar
Kirlettiği bezleri, çıkararak ilk önce
Yeni temiz bezlerle, değiştirdi güzelce
Sonra da o etleri, yedirdi ihtiyara,
O sevinip bir şeyler, mırıldandı o ara.
Hizmetini bitirip, tekrar asdı yerine
Geldi Musa nebinin, yanına kasap yine
Musa aleyhisselam rica etti kasaba,
(Bu zembilin sırrını, söyler misin bana da)
Dedi ki: Ey efendim, annemdir içindeki
Çok yaşlı olduğundan kalmamıştır takati.
Hergün bu hizmetini yaparak işte böyle
Sonra işe giderim, gönül rahatlığıyla.
Buyurdu ki (Sen onun, temizlik hizmetini,
Yapıp daha sonra da yedirince etini
Annenin dudakları oynadı bir şey dedi.
( -Sen ise "Amin" dedin, söylediği ne idi.)
Dedi ki: (Ben annemin hizmetini görünce
O dahi memnun olup, dua eder gönlünce
"Ya Rabbi komşu eyle, onu Musa nebiye"
Ben de cevap veririm her sefer "Amin" diye.
Musa nebi o zaman tanıttı kendisini
(Ey kişi Musa benim tebrik ederim seni.
Bu şekilde hizmetler ettiğinden anana
Hak Teala gönderdi, beni senin yanma
Annenin duasını kabul etti Rabbimiz
Cennette senin ile, komşu olduk ikimiz.


HAKÎKÎ ŞEFKAT
Allahü Teala'nın rızası, ana-babanın rızasında, Allahü Teala'nın gazabı yine ana-babanın gazabındandır.
Hadis-i şerifde
(Cennet ananın-babanın ayağı altındadır) Yani dinini, imanım öğreten ana-babanın rızasındadır, buyuruldu.
Allahü Teala Musa aleyhisselama buyurdu ki:
- Ya Musa! Ana-babasını razı eden, beni razı etmiş olur. Ana-babasını razı edip bana asî olan kimseyi dahi iyilerden sayarım. Ana-babasına asi olan bana muti olsa bile, onu fenalar tarafına ilhak ederim.
İmanı olanlardan, cehennemden en son çıkacak olanlar, Allahü Teala'nın yolunda olan anasının İslamiyet'e uygun olan emirlerine asi olanlardır. Ancak kim olursa olsun ana-baba da olsa, dinin emirlerine aykırı emre riayet edilmez. Anayı-babayı üzmeden, nezaket dairesinde dine aykırı emri yerine getirmemelidir. Onlarla tartışmaya münakaşaya girmek doğru değildir. Çünkü herkesin iman ve bilgi ölçüşü bir değildir.
Hasan Basrî hazretleri şöyle anlatır:
Kabe-i şerifi ziyaret ve tavaf ederken bir zat gördüm. Arkasında bir zembil vardı. Onunla tavafım yapıyordu. Adama dedim ki:
- Arkadaş! Arkandaki yükü bırakıp rahat rahat tavafım yapsan daha iyi olmaz mı?
- Arkamdaki yük değil babamdır. Bunu yedi defa Şam'dan getirip tavaf ettirdim. Çünkü benim dinimi, imanımı o öğretti. Beni İslam ahlakı ile yetiştirdi.
Dedim ki:
- Çok güzel seni tebrik ederim. Ana-baba hakkı çok önemlidir. Kıyamete kadar her sene böyle sırtında getirip tavaf yaptırsan, fakat bir defa kalbini kırsan, bu yaptıkların boşa gitmiş olur.
Eshab-ı kiram haz eratından biri, Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretlerinin huzuru alilerine gelip sordu:
- Benim anam babam vefat etti. Onlar için ne yapmam lazımdır.
- Onlar için daima dua eyle, onlar için Kur'an'ı Kerim oku ve istiğfar et!
- Ya Resülallah! Bundan başka yapılacak bir şey var mı?
- Onlar için sadaka ver ve hac eyle!
- Ya Resülallah! onlar çok şefkatsizdi.
- Annen seni dokuz ay kamında gezdirdi. İki sene emzirdi. Seni büyütünceye kadar koynunda besledi ve sakladı. Kucağında gezdirdi. Baban da seni büyütünceye kadar bir çok zahmetlere katlandı. Seni besledi. İdare ve maişetini temin etti. Sana dinini ve imanını öğrettiler. Seni İslam terbiyesi ile büyüttüler. Şimdi nasıl olur da şefkatsiz olurlar? Daha bundan büyük bir şefkat olur mu?
Allah Teala ve Tekaddes hazretleri Musa aleyhisselama buyurdu ki:
- Ya Musa bir kimse anasına-babasına karşı gelirse, onun dilini keş ve her herhangi bir azasıyla ana-babasını gücendirirse, o azasını keş!
Ana-babasını razı eden kimse için cennette iki kapı açılır. Ana-babasını razı edememiş kimse için de cehennemde iki kapı açılır. Bir kimsenin ana ve babası zalim olsalar bile onlara karşılık vermemelidir. Onlara sert konuşmak caiz değildir.
Bir hadis-i şerifde buyuruldu ki:
- Anaya-babaya iyilik etmek nafile namaz, oruç ve hac faziletlerinden daha faziletlidir. Hizmet edenlerin ömrü bereketli ve uzun olur. Ana-babasına karşı gelip onlara asî olanların ömürleri bereketsiz, kısa olur. Cenab-ı Hak Musa aleyhisselama buyurdu ki:
- Ya Musa günahlar içinde bir günah vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da ana-baba evladını çağırdığı halde emrine muvafakat etmemesidir.
Ana-babasının her zaman hayır duasını almaya çalışmalıdır. Onların beddualarından korkmalıdır.

Onlar hayatta iken ne yapıp yapıp dualarını almağa, onları memnun etmeğe çalışmalıdır. Vefatlarından sonraki pişmanlık faide vermez.

0 comments :