Şeriat
Öcü mü?
Yıllarca şeriat öcü olarak gösterildi. Kim veya kimler tarafından?
Elbette şeriatçılar veya şeriatı isteyenler tarafından değil. Şeriatı
istemeyenler tarafından… Onların İsimleri, cisimleri farklı olsa da, hedefleri
birdi: İslam, şeriat düşmanlığı… Yapılan her uygulamada şeriat düşmanlığı
açıkça ortaya kondu. Daru’n-Nedvelerde uydurmaca alınan kararlar, şeriatın
kaldırılmasına yönelikken, ilkokuldan üniversiteye tüm okullarda da şeriat
kötülendi, filmlerle şeriat ve şeriatçılar ve de İslam alametleri sürekli
aşağılandı, askerler her fırsatta şeriata düşman olduklarını açıklama krizine
girdiler. Yıllarca ve yıllarca ağzı olan konuştu ve şeriat en kötü şey olarak
gösterildi. Kimin başına kötü bir şeye gelse, şeriata bağlayacak kadar ileri
gidildi. Hatta bu söylem olarak ta kullanıldı. Sözde kalkınmanın önünde
engeldi, şeriat! İlerlemek ve çağdaş milletleri yakalamak için Batılılar gibi
olmak gerekti! Ancak bu nasıl olacaktı? Onlar kalkınmak için nasıl ki dine sırt
çevirmişlerdi. Öyleyse onlar gibi olmak için dine sırt çevrilmeliydi. Ve öylede
oldu; onların necis yolu öyle bir takip edildi ki, onlar bir kertenkele
deliğine girseler ardından girecek kadar… Ya neticesi… Neticesinde dinden
habersiz, dini değerlere hazımsız bir nesil yetişti, yetiştirildi. Bu bilinçli
mi yapıldı? Elbette gayet bilinçli, gayet programlı, bile isteye, güle oynaya…
Gelelim günümüze… Onca uğraştan, onca plan-programdan, onca harcanan paradan
sonra gelinen nokta kimleri memnun etmekte, kimleri ise üzmekte? Elbette
Müslümanlar, bu durumdan memnun olamazlar. Ve kötülüğe engel olmak isteyen her
Müslüman, her fırsatta yanlışları dile getirip, doğrulara katkıda bulunmalılar.
Ey insanlar! Bilin ki! Şeriat İslam’dır.
Şeriat Ne Kadar Biliniyor?
Geçenlerde gözüm sokakta yapılan bir röportaja takıldı ve ibret
olarak izledim. (Aslında tahmin ettiğim şeylerdi ve yakinen de gördüm.) Konu
şeriattı. İnsanlara; ‘‘şeriat ister misin?’’ diye soruluyordu. İsteyenler de
vardı elbette; ancak bir o kadarı, hatta daha da fazlası istemediğini
söylüyordu. Kiminin konuşurken harareti yükseliyor; ‘‘neden isteyeyim?’’
‘‘kesinlikle hayır!’ gibisinden sözler söyleyebiliyordu. Sorulduğunda
‘Müslüman!’ hakikatte ise ‘şeriata düşman!’ insancıkları sonuna kadar
seyrettim. Şeriat düşmanı bir kişi nasıl Müslüman olabilirdi ki? Ama mevcuttu
işte. Rahatlıkla kendilerini ifade edebiliyor, şeriatı istemediklerini, ona
karşı olduklarını söyleyebiliyorlardı. Acaba şeriatın ne olduğunu biliyorlar
mıydı? Birçoğu şeriatın ne demek olduğunu bilmeden, senelerdir işlenen kara
propagandanın etkisiyle konuşuyor da olabilirdi. Bazıları da gayet net olarak
şeriatın ne manaya geldiğini biliyor, bilinçli olarak onu istemiyorlardı. Yine
içlerinden bazısı ise daha da anormal bir ifadeyle; ‘‘şeriat Allah’ın
kanunları, ama ben yine de istemem!’’ diyebiliyordu. Böyle iyi! Böyle özgür!
Böyle çağdaş! Böyle modern! Böyle sarhoş! Böyle berduş! Böyle açık! Böyle
kaçık! Böyle ve böyle…
İşte böyle olanlar… Şeriat Allah’ın hükümleri dedikten sonra bile
rahatlıkla ben Allah’ın hükümlerini istemem diyenler… Hemen ardından da (dalga
geçer gibi); ‘‘çok şükür hepimiz Müslümanız!’’ söyleminin arkasına saklananlar…
Adı Müslüman olup, Yahudilikten, Hristiyanlıktan, Budistlikten ve nefsini ilah
edinenlerin öğretilerinden birçok şey inancında ve yaşantısında olanlar… Ve
kelime-i şehadet getirdiler mi, şartlarını bilmeden ve yerine getirmeden
Müslüman(!) olanlar… Olur mu? Burada oluyor!
Daha da garibi onlara karşı son derece müsamahakâr olup, (onların
halini söyleyen) gerçek Müslümanlara karşı hazımsız, sert ve kaba davrananların
varlığı. Evet, birileri süslümanlara karşı gayet nazik, son derece merhametli
ancak gerçek Müslümanlara karşı kaba, sert ve haşin davranmaktan zevk almakta.
‘Böyle Müslüman olunmaz’ diyenler haksız, aşırıcı… Ama süslümanlar ve onlara
kol kanat gerenler haklı, onlar hümanist… Şöyle diyorlar: ‘‘A, olur mu canım,
onlarında kalbi var! Kalplerini kırmayalım! Hem bak şeriata sövseler de, içki
içseler de, zina etseler de, faizsiz bir ekonomi düşünemeseler de, hayatlarında
her türlü küfür ve haram olsa da, değil mi ki onlar kendilerine Müslüman(!)
diyorlar. Her neye inanırlarsa inansınlar. Her nasıl yaşarlarsa yaşasınlar.
Onlara nasıl kâfir deriz yahu? Sonuçta onlar kendilerine Müslüman’ım
diyorlar.’’ Aman ya Rabbi! Bu günkü bu bozulmada (mürcie zihniyetli) hocaların
rolü çok büyüktür. Bu sözde hocalar, İslam’a ve Müslümanlara en büyük zararı
veren insanlar arasındadır. Allah’ım, dinini geçim ve seçime malzeme edenleri,
oyun ve eğlence edinenleri bilmektesin. Sen ne güzel vekilsin.
İslam bir tane, günümüzde ki İslam algıları ise bin tane… Böyle
olunca da herkes kendi algısına göre Müslüman! Öyle midir? Hayır! Bu gün bu
insanların çoğunun Müslüman olmadığı sabittir. Neye göre mi? Kuran, Sünnet ve
Rabbani ulemanın fetvalarına göre… Ey insanlar! Dininizi araştırın. Bakalım
İslam, sizin inanıp yaşadıklarınız mıymış görün!
Şeriatın Tanımı:
Arapça şe-re-a fiil kökünden türeyen şeriat kelimesi, (الشريعة) lügatte; ” insanı su içilecek bir
kaynağa, bir nehre ulaştıran yol, mezhep, metod, adet” gibi anlamlara gelir. Istılahta
ise; ‘‘ilahi olan emirler ve yasakların bütünü, ilahi kanun, İslam Hukuku,
Müslümanlık Yasası’’ manalarına gelmektedir.
Şeriat, ilahi emirler ve yasaklar, ayet, hadis, ümmetin icmasının
esas olduğu ilahi kanun, ilahi yasa…
Şeriat, Allah’ın kullarına göndermiş olduğu dünyevi hükümlerin
bütünü. Öyle bütün ki, hem ahkâm-ı asliye olan inanç esaslarını, hem de ahkâmı
feriye olan ibâdât, ahlak ve muamelatı kendinde toplayan nizam-ı ilahi.
Müslüman Şeriatçı Olmalı Mıdır?
Her Müslüman şeriatçı olmak zorundadır. ‘‘Şeriatçı değilim,
şeriata karşıyım!’’ demek; ‘‘İslam’ı kabul etmiyorum! İslam’a karşıyım!’’
demektir. Bir insan, inandım dediği dini ‘kabul etmiyorum, ona karşıyım!’ derse
o dinden nasıl olabilir? Bundan dolayıdır ki Müslüman, kayıtsız ve şartsız, mutlak
surette şeriatçı olmak zorundadır. İslam kanunlarını hayatın her alanında
istemeli ve de yaşamalıdır.
Şeriatı Kim Belirler?
Şeriat belirleyene, şeriat koyana “şâri” denir ki, Müslümanlar tek
şâri olarak Allah’u Teâlâ’yı kabul etmek zorundadırlar. Allah’ın katındaki tek
geçerli din olan İslam’ın hükümleri yani şeriat, insanlar tarafından iptal
edilemez. Beşer kendini şâri yerinde görüp, kendine yeni hukuklar
belirleyemezler. Nefislerinden ve hevalarından kendilerine hak şeriatın dışında
batıl şeriatlar edinemezler. Hak şeriatı kabul eden Müslüman, batıl şeriatları
ve onları ortaya koyup, uygulayanları kabul edemez. Onları red eder.
Şeriatçı Bir Kişi Demokrat Veya
Laik Olabilir Mi?
Demokrasi ve laiklikte şâri insandır. Demokrasiyi ve laikliği
kabul eden, şeriat belirleyen olarak Allah ile birlikte insanı da kabul
etmektedir. Bu durumda da birden fazla ilah kabul edilmekte ve bu sahte
ilahlara itaat edilmektedir. Böyleleri yani demokrat ve laik olanlar velev ki
Allah’a inansalar, hatta dilleriyle şeriatçı olduklarını da söyleseler bile (bu
halleriyle) Müslüman olamazlar. Hem Müslüman hem demokrat, hem Müslüman hem
laik olunmaz. Müslüman, Allah’a şirk/eş koşulmasını ve koşanları kabul etmez.
Ederse Müslüman olamaz ve Müslüman kalamaz.
Şeriatın Tamamı Uygulanmalı
Mıdır?
Allah’ın dini olan şeriata iman eden bir toplumda şeriatın tamamı
uygulanmalıdır. Eğer tamamı uygulanmazsa, uygulanmayan yerlerde yine
beşer/insan şârilik yapmaya çalışacaktır. Müslüman, Kur’an’ın tamamına iman
etmeli ve Kur’an hükümlerinin tamamının hayata hâkim olmasını istemelidir.
Yoksa sonu azaptır.
‘‘Yoksa siz kitabın bir kısmına
inanıp da bir kısmını da inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanın cezası
dünyada rezilliğe düşmekten başka ne olabilir? Böyleleri kıyamet gününde ise en
şiddetli azaba uğrayacaklardır. Allah sizin yaptıklarınızdan habersiz
değildir.’’ (Bakara:
2/85)
Şeriat Nerede Uygulanır?
Allah’ın kanunları olan şeriat, hayatın bütününü kapsar. Allah,
hayatın her alanında söz sahibidir. Bireyde de, toplumda da, devlette de şeriat
uygulanır ve uygulanmalıdır. Allah’ın şeriatı camiye hapsedilemez; o okula da,
mahkemeye de, bankaya da, meclise de, orduya da, sokağa da, eve de karışır.
Karışamaz demek ‘Allah karışamaz!’ demektir. Böyle diyenler Müslümanlar
olamazlar ve Müslüman kalamazlar.
İslam Şeriatı Diğer Şeriatlarla
Uzlaşabilir Mi?
”İslam’da demokrasi vardır!” ”İslam demokrasiye karşı değildir!”
Ve benzeri sözler, cahilce ve haince söylenen, cahillerin ve hainlerin
sözleridir. İslam, demokrasiyi ve beşeri sistemleri red eder. İslam Şeriatının
beşeri şeriatlardan demokrasiyle ya da her hangi bir şeytani izmle uyuşması,
uzlaşması söz konusu değildir. İslam Şeriatı, bütün bozuk düzenleri, batıl
şeriatları ortadan kaldırmak için gelmiştir.
‘‘Fitne (şirk) kalmayıp din yalnızca Allah’ın dini (şeriatı) kalana kadar onlarla (tüm kâfirlerle) savaşın. Eğer (şirkten) vaz geçerlerse şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir.’’ (Enfal: 8/39) (bkz.
2/193)
Demokrasi İle Şeriat Gelir Mi?
Şeriattan bahsedip, şeriat için yola çıkanların, ‘demokrasi amaç
değil araç’ diyenlerin hepsi bir bir demokrat olup çıkmışlardır. Şerle hayra
gidilemediği gibi, demokrasi ile de hayra varılamaz. Demokrasi necasetine
bulanıp ta temiz kalınamaz. İyi niyet kötü ameli meşru kılmaz. Niyet meşru
olduğu gibi, niyete ulaştıracak vasıtalar da meşru olmalıdır. Her türlü şirk ve
haram işleyerek din hâkim kılınamaz. Din nasıl ki Allah’tandır ve O, dininin
nasıl hâkim olacağını da peygamberleri vasıtasıyla bizlere göstermiştir.
Allah’ın Rasulü, Mekke kâfirlerinin Daru’n-Nedvelerinden beri olmuş ve
Müslümanları oradan uzaklaştırmıştır. Kâfirlere dini hâkim kılmak için en ufak
bir taviz vermemiş, asla onlarla uzlaşmamıştır. Ve dahi demokrasiyle şeriatın
geldiğinin bir tane örneği yoktur ve de olamaz. Yavaş yavaş şeriatın gelmesini
savunanlar, hızlı hızlı küfre girmiş ve her türlü haramı işlemişlerdir.
Şeriat Zamanımızda Geçerli
Midir?
Allah’ın son peygamberi Muhammed aleyhisselâm ile Allah’u Teâlâ
kıyamete kadar gelecek insanlara Muhammedi Şeriatı yollamıştır. Muhammedi
Şeriat diğer şeriatları nesh etmiş olup, bugün ve yarın insanların uyması ve
uygulaması gereken Muhammedi Şeriattır. Kim çıkıp; ‘‘ama bu zamanda bu hükümler
olmaz!’’ diyorsa, dinden anlamayan bir cahildir ki, bu cehaletle iman söylemi
bir arada bulunmaz.
Sonuç Olarak:
1) Şeriat, öcü değildir. Şeriat, İslam’ın hukukudur, dinin
kendisidir.
2) Şeriatı koyan ve kullarını ondan sorumlu tutan Allah’tır.
3) Şeriatın ne olduğu öğrenilmeli, cahil kalınmamalıdır.
4) Şeriata düşman olmak, İslam’a düşman olmaktır. İslam’a düşman
olarak Müslüman olunmaz ve Müslüman kalınmaz.
5) Müslüman, şeriatçı olmak zorundadır. Aksi söz konusu olamaz.
6) Şeriat belirleme yetkisi Şari olarak Allah’a aittir. Beşerin
böyle bir hakkı ve yetkisi yoktur.
7) Şeriatçı bir Müslüman, demokrasiyi ve laikliği red eder. Asla
demokrat ve laik olamaz.
8) İslam Şeriatı, semavi şeriatları nesh ve beşeri şeriatları da
red eder.
9) İslam Şeriatı her yerde uygulanmalı ve bir Müslüman, şeriatın
tamamının uygulanmasını (her zaman ve her yerde) istemelidir.
10) Şeriat sisteminin gelmesi istenmeli ancak demokrasi yolu ile
gelmeyeceği de bilinmelidir. Şirk sistemi ve küfür yolu olan demokrasiden uzak
durulmalıdır.
11) Şeriatın hükümleri kıyamete dek bakidir. Kimsenin onları iptal
etme salahiyeti yoktur. Müslümanlar, iktidara geldiklerinde uygulayacakları
şeriat hükümleridir.
‘‘Rabbimiz, ‘inandık’ dediğimiz
dinimizi doğru öğrenmeyi ve Senin razı olduğun şekilde yaşamayı bizlere (kavmimize
ve tüm dünya Müslümanlarına) nasip eyle! Allahûmme âmin.’’
0 comments :
Yorum Gönder