1- Herhangi bir konuda şeyhini aldatmamalıdır. O’na
son derece saygı göstermelidir.
2- O’nun öğrettiği zikir ile kalbini düzeltmeye
çalışarak gafletten kurtulmaya çabalamalıdır.
3- Bir konuda haklı bile olsa şeyhin sözünü ve
gayesini anlamaya çalışmalı; ona karşı ölü yıkayıcısının eli altındaki ceset
gibi olmalıdır.
4- Şeyhi bir şey sormadan söz söylememelidir.
5- Herhangi bir isteğini şeyhinden başkasına
söylememelidir. Eğer mürşidine ulaşamazsa ve çok gerekliyse salih, eli açık ve
takva sahibi kişilerden istekte bulunabilir.
6- Ancak mürşidi aracılığıyla istek ve gayesine
ulaşabileceğine inanmalıdır. Sevgisi başka bir şeyhe yönelirse kendi
mürşidinden yarar göremez ve feyz kapısı kapanır.
7- Mürşidinin kendi üzerindeki tasarrufunu
kabullenerek emrine uymalı ve her konuda ona hizmet etmelidir. Çünkü arzu ve
sevgi bu yolla oluşur ve ihlasla gönülden bağlılığın ölçüsü bu yolla anlaşılır.
8- İbadetlerinde adetlerinde ve tüm yaptığı işlerinde
mürşidinin isteğini kendi isteğinden üstün tutmalıdır.
9- Mürşidin iyi ahlakına ve olgunluğuna güvenerek
onun hoşlanmadığı şeyleri yapmaktan kaçınmalıdır.
10- Kendi durumunu mürşidine açıkladıktan sonra bir
şey istemeden verilecek karşılığı beklemelidir. Birisi şeyhine bir şey sorarsa
kendisi cevap verme küstahlığında bulunmamalıdır.
11- Mürşidinin bulunduğu toplulukta yüksek sesle
konuşmamalıdır. Çünkü bu çok kötü edepsizliktir. Bize anlatıldığına göre bir
gün İmamı Züfer abdest alıyordu, hocası İmam-ı Azam Ebu Hanife ( r.a) onun
yanından geçti. İmam-ı Züfer ayağa kalkmayarak saygıda kusur etti. Bundan
dolayı en üstün öğrenci olacakken derecesi en düşük kaldı.
12- Mürşidinin hiçbir haline kalben dahi olsa karşı
koymamalı ve içinde şüphe belirirse iyiye yormalı; iyiye yoramazsa kusuru
kendinde aramalıdır. Musa ( a.s) ile Hızır ( a.s) arasına geçen olayı
düşünmelidir. Çünkü mürşide karşılık vermek çok çirkindir ve bundan ortaya
çıkacak perdelenmenin ilacı yoktur. Ayrıca tüm feyiz kapıları kapanır.
13- Mürşidinin çare bulması için iyi veya kötü tüm
olayları ona açıklamalıdır. Çünkü mürşit doktor gibidir; müridin halini
öğrendiğinde onun sorununu düzeltmeye ve iyileştirmeye çalışır. Bu nedenle
nasıl olsa şeyhim benim sorunumu biliyor diye sorunu ona iletmemek doğru
değildir. Çünkü bazen mürşit keşfinde yanılabilir. Velilerin keşfinde yanılması
alimlerin içtihatda yanılması gibidir, yanılan da sevap kazanır. Şeriatın
kurallarına uymadıkça keşiflere uyulmaz. Gerçek bile olsa bunlarla karar
verilmez.
14- Müridin şeyhine gönülden bağlılığı eziyetli ve sıkıntılı
olduğunda bile bozulmamalıdır. Moral bozacak sözler, dedikodular ümidini
kırmamalı; Allah’tan ( c.c) istediği feyzi ancak mürşidinin aracılığıyla elde
edebileceğine inanmalıdır. Bunun için şeyhine olan sevgisi be bağlılığı kendi
nefsinden, çoluk çocuğundan ve malında daha fazla olmalıdır.
15- Mürşidinin yaptığı ibadet ve hareketlerin hepsini
yapmaya kalkışmamalıdır. Çünkü mürşidinin bulunduğu hal ve derecesiyle ilgili
bazı yaptıkları müride uygun düşmeyebilir.
16- Şeyhinin emirlerini yorumsuz başkasına
devretmeden hemen yerine getirmelidir. Geciktirirse veya yapmasa feyiz kesilir.
17- Mürşidinin verdiği zikir, teveccüh ve murakabe
gibi görevleri emrettiği şekilde yerine getirmelidir.
18- Mürşidi ile birlikte bulunurken hareketlerine,
sözlerine, sorduğu soru ve verdiği cevaplarına dikkat etmeli; ileri- geri
konuşmamalıdır. Zira böyle şeyhin büyüklüğünü ve saygısını müridin kalbinden
gider.
19- Mürşidiyle konuşacağı anları iyi ayarlamalı;
verdiği cevapları can kulağıyla dinlemeli, konuşurken edepli ve haddini aşmadan
kısa ve öz derdini anlatmalıdır.
20- Mürşidinin kendisine açıklanan sırlarını
gizlemelidir.
21- Allah Teala’nın (c.c) mürşidi aracılığıyla
kendisine bağışladığı keşif, keramet, hal ve düşünceleri şeyhinden
saklamamalıdır.
22-Uygunsuz kişilerin yanında mürşidinden söz
etmemeli ve onun sohbetlerini anlatmamalıdır. Onlara ancak akılları ve
anlayışları derecesinden açıklama yapabilir.
23- Mürşide kapılanmak gerçekleştiğinde size Allah’u
Teala’yı (c.c) tanımak ve bilmek için geldim demelidir. Şeyhi kendisini kabul
ettikten sonra bir şey istemez, ancak hizmet eder. Böylece mürşidinin kendisini
kabulü tam olur. Bu süre boyunca şeyhi bir şey emrederse bildiği şey dahi olsa
onunla uğraşmalıdır.
24- Herhangi bir kimse şeyhine selam söylemek
isterse, o görevi üzerine almamalıdır.
25- Mürşidi ile beraberken başka şeylerle
ilgilenmemeli, tam anlamıyla ona yönelmelidir. Devamı Sonraki Sayfada 26-
Mürşidinin karşısında abdest bozmamalı, tükürmemeli, sümkürmemeli, nafile namaz
kılmamalı, tesbih çekmemeli ve bir şeyle oynamamalıdır.
27- Mürşidi emretmedikçe baş köşeye geçmemelidir.
28- Mürşidin seccadesi, yatağı, kap ve kacağı gibi
özel eşyaları kullanmamalıdır.
29- Karanlık gibi zorunlu haller olmadıkça mürşidinin
önünde yürümemelidir.
30- Mürşidinden uzakta iken ilgiyi kesmemek için
mektuplaşmalı, bu mektupları korumaya özen göstermelidir.
31- Abdestsiz olarak şeyhinin yanında oturmamalıdır.
32- Nehir gibi akarsu kıyısında abdest alırken
mürşidinden üst tarafta bulunmamalıdır.
33- Uzakta bulunsa dahi şeyhinin bulunduğu yöne
ayağını uzatmamalıdır.
34- Mürşidi bir şeyle uğraşırken veya elini tutup
yakalayarak, çekerek öpmeye çalışmamalıdır.
35- İzin almadan günlük tutma bile olsa karşısında
bir şey yazmamalıdır.
36- Şeyhinden olağanüstü halde ve keramet beklememeli
ve istememelidir.
37- Mürşidinin kendisine verdiği armağanlara özen
göstererek ömrü boyunca saklamalı; hiç kimseye vermemeli ve satmamalıdır.
38- Mürşidinin ahlakıyla ahlaklanmaya çalışmalıdır.
39- Mürşidinin sevdiklerini sevmeli,
hoşlanmadıklarından hoşlanmamalıdır.
40- Mürşidi ayakta dururken kendisi oturmamalıdır.
Sırtını şeyhine dönmemeli ve kapıyı vurarak sertçe örtmemelidir.
41- Bir mürşit müridini tarikattan çıkarırsa
tamamıyla ondan ayrılmaz. Çünkü böyle bir müridin başkasının aracılığıyla
kurtulması imkansızdır.
42- Benim mürşidim Peygamberden, sahabelerden, tabiin
hazretlerinden daha büyüktür gibi düşüncelere sapmamalı ve konuşmamalıdır.
43- Mürşidine gözünü dikip bakmamalı; o başka tarafa
bakarken rabıta amacıyla göz ucuyla bakmalıdır.
44- Mürşidiyle birlikte otururken manevi yarar
sağlamak için kalbini onun kalbine bağlı bulundurmak gerekir. Çünkü, nispet ve
feyiz şeyhinin sohbetiyle oluşur ve gafil olanlardan geriye döner, uyanık
olanların kalbine girer. Manevi nispet dumanın yayılması veya yağmurun yapması
gibi yayılır ve onu ancak ihlas ve ilahi sevgisi tam olanlar hisseder.
45- Mürşidiyle birlikte otururken gönlü engin ve iç
huzuruyla olmalıdır. Bunu sağlamak için gözleri kapayıp sanki başının üzerinde
duran kuşu ürkütmeyecek şekilde kıpırdamadan durmalıdır.
46- Zamanı öğrenmek için iki de bir saatine
bakmamalı; içine sıkıntı gelince şeyhin yanında çıkıp gitmelidir.
47- Mürid, şeyhinin çocukları, akrabalar ve komşuları
yanında da edepli, saygılı ve vefalı olmalıdır.
48- Mürşid kendisini yemeğe çağırdığında, mürit güzel
yemekler ve içecekler, rahat yataklar isteğinde bulunmamalıdır. Hazırlananı
yemeli; bulunduğu yerde yatmalı ve bu durumu nispet alması için büyük bir
devlet ve nimet saymalıdır. Bu sırada bir kusur işlerse Cenab-ı Hakk’a (c.c)
istiğfar etmelidir.
49- Hizmet ederken gerek mürşit, gerek diğer
müritler, gerekse de misafirler için yaptığı hizmetin nispet bakımından eşit
olduğuna inanmamalıdır.
50- Mürşidiyle herhangi bir konuda görüşmek isteyen
onun boş ve uygun zamanı kollamalı;
51- Mürit mürşidinden herhangi bir şey veya hizmet
istememelidir. Sadece hastalık, sıkıntı gibi durumlarda bilgi verilir. Mürşit
ister dua eder, isterse etmeyebilir.
52- Mürşidi başkalarıyla konuşurken, yanına
sokulmamalıdır. İzin isteyeceği zaman evinden çıkmasını istememeli; çok acil
işi varsa uygun bir şekilde haber göndermelidir.
53- Sabah namazından güneş doğuncaya kadar ve akşam
yatsı namazları arasında özel görevleri olduğundan mürşidiyle konuşmamalıdır.
54- Mürit herhangi bir yerde sohbet etmesi gerekirse
mürşidiyle ilgili konuşma yapmalıdır.
55- Mürşidini ziyaret geldiğinde kendi başına ne
kadar kalacağına karar vermemelidir. İstek ve arzusu olduğu sürece orada
kalmalı ve gitme kararını mürşidine bırakmalıdır.
56- Mürşidini kabul etmeyen kişilerle bir arada
bulunmamalıdır.
57- Mürşit herhangi bir konuda yasaklama getirirse (
bir yere gitmeyi, bir şeyi yemeği, bir şey yapmayı yasaklarsa) üzülmemeli,
aksine benim yararım içindi diye sevinmelidir.
58- Gördüğü rüyaları kendi yorumunu önemsemeden
mürşidine anlatmalı, onun yorumuna göre davranmalıdır.
0 comments :
Yorum Gönder